CAMİLERİMİZE KAVUŞTUK

İstanbul Fatih Camii’nde cuma hutbesi irad eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, camilerin iki buçuk aydır cemaate kapalı olduğunu anımsatarak; "Yeryüzünde Allah’ın mescitlerindeki huzur ve güveni başka hangi mekân sağlayabilir?" ifadesini kullandı.

Aile ve Dini Rehberlik Büro/Merkezlerinde Aile Danışmanlığı Eğitim Programı

Tüm dünyada etkili olan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında cemaatle ibadete ara verilen camiler, normalleşme süreciyle birlikte gerekli tedbirler alınarak yeniden ibadete açıldı.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, uzun bir aranın ardından cemaatine kapılarını açan İstanbul Fatih Camii’nde hutbe irad etti, cuma namazı kıldırdı.
Erbaş, Cuma hutbesinde şunları kaydetti:

- Yeryüzünde Allah’ın mescitlerindeki huzur ve güveni başka hangi mekân sağlayabilir?

"Cuma günü müminlerin bayramıdır ve bu bayram Asr-ı Saadet'ten bugüne en güzel haliyle camilerde, cemaatle kutlanır. Yeryüzünde Allah’ın mescitlerindeki huzur ve güveni başka hangi mekân sağlayabilir? Tevhidle çarpan yürekler vahdetle secdeye varırken, bu kardeşliğin sevinci başka nerede yaşanabilir?

Umut ve inanç, teselli ve teslimiyet, muhabbet ve samimiyet başka hangi ortamda böylesine güçlenebilir? Camiden ilim ve irfan, bilgi ve hikmet alınır; edeb ve ihsan yayılır. Ezan-ı şerifler yediden yetmişe müminleri birlik ve beraberliğe çağırır. Şükürler olsun bu çağrıya uyduk. Özlemle, hasretle bugünü bekliyorduk. Şimdi vuslat zamanı. Hislerimizi anlatmaya kelimeler kâfi değil! Vakit, Rabbimize kulluğumuzu, şükrümüzü, duamızı ve niyazımızı arz etme vaktidir.
- Şükürler olsun camilerimize yeniden kavuştuk

Şükürler olsun camilerimize yeniden kavuştuk. Şükürler olsun birlikte rükû, birlikte secde, birlikte dua ederek kulluğumuzu Rabbimize arz edeceğiz. İki buçuk aydır mihraplarımız minberlerimiz bizden, biz de onlardan ayrı kaldık, 'el firak, el firak' iniltileriyle bu ayrılığın ızdırabıyla kavrulduk. Şimdi ise âşıkın mâşukuyla vuslatının mutluluğu ile hamd ediyoruz. Elhamdulillahi Rabbil Âlemin (hamdolsun âlemlerin rabbine) diyoruz. Sonra ellerimizi ve gönüllerimizi Rabbimize açarak diyoruz ki: Ya Rab! Bizleri bir daha camilerimizden mahrum eyleme. Kıymetini bilemedik camilerimizin. Yeterince devam edemedik cemaatle namazlara. Şimdi söz veriyoruz Zatına. Çocuklarımızla, gençlerimizle daha çok şenlendireceğiz camilerimizi ve daha çok neşe ve huzur bulacağız camilerimizle.

Ashab-ı Suffe ruhuyla mektep ve medrese yapacağız camilerimizi. 'Kıyamet günü hiç bir gölgenin bulunmadığı anda Allah’ın arşının gölgesi altında gölgelenecek, kalbi camilere bağlı' adam olmak için çalışacağız var gücümüzle. Ve dillerimizden düşürmeyeceğiz İslam şairinin şu duasını:

Ruhumun senden ilahi şudur ancak emeli,

Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.

Bu ezanlar ki, şehadetleri dinin temeli,

Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli."
29 Mayıs 1453’te İstanbul’un kapılarının İslam’a açıldığını hatırlatan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, şöyle devam etti:

"Aziz İstanbul’un kapıları 29 Mayıs 1453 günü muazzam bir fetihle İslam’a ve şanlı medeniyetimize açılmıştı. Sevgili Peygamberimizin;  'Konstantıniyye muhakkak fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutandır. Onu fetheden asker ne güzel askerdir.' iltifat ve övgüsüne mazhar olan ecdadımızı rahmetle ve minnetle anıyoruz. O ecdada layık olmayı ve o komutan gibi gençler yetiştirmeyi Yüce Rabbim bizlere nasip eylesin.

Fetihten günümüze kadar kubbeleriyle, minareleriyle, ezanlarıyla camilerimiz İstanbul’umuzun süsü olmuştur. Boğazı, hisarları, tepeleri, çarşıları nasıl bedeni olduysa İstanbul’un, camileri de ruhu olmuştur. Ruhsuz bedenin yaşaması nasıl mümkün değilse, camisiz İstanbul da aynıdır bizim için.

İşte 567 yıl sonra bugün, İstanbul’un fethini kutlarken salgın hastalık sebebiyle 2,5 aydır ara verdiğimiz cemaatle namaz ve Cuma namazları için camilerimizin kapıları aziz milletimize ve değerli cemaatimize yeniden açılıyor.  Nasıl ki uykudayken ruh bedeni terk ediyor ve bir müddet uzaklaşıyor, sonra dönüyor ve beden uyanıyorsa, İstanbul da bugün 2.5 ay içinde ibadetten uzak kalarak mahzun kaldığı ruhuna kavuşuyor ve uyanıyor yeniden. Bu büyük nimetin kıymetini bilelim.

Rabbimizin; 'Şükredersiniz artırırım; nankörlük ederseniz azabım şiddetli olur.' ikazını unutmayalım. Şükrümüzü camiye, cemaatle namaza devam ederek gösterelim. Tutalım çocuğumuzun, torunumuzun elinden, birlikte gidelim camilerimize."

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Fatih Camii’nde irad ettiği cuma hutbesini, şu tavsiyelerle sonlandırdı:

"Yüce Allah’ın; 'Ailene namazı emret, kendin de ona sabırla devam et.' emrini bir an bile ihmal etmeyelim. Sorumluluğumuzu unutmayalım. Salgınla ilgili tedbirlere hassasiyetle uyalım.