Arafat nedir? Arafat Vakfesi nasıl yapılır?

Arafat ne anlama gelmektedir? Arafat Vakfesi ne zaman yapılır? Arafat Vakfesinin Yapılacağı Yer neresidir?

Aile ve Dini Rehberlik Büro/Merkezlerinde Aile Danışmanlığı Eğitim Programı

Arafat ne anlama gelmektedir?
Kelime olarak Arafat, “bilme, anlama, tanıma” ve “güzel koku” gibi manalara gelen bir kökten gelmiştir. 

Bu yere Arafat adının veriliş sebebi kesin olarak bilinmemekte ise de bu konuda bazı görüşler ileri sürülmektedir. Hz. Âdem ile Hz. Havvâ’nın yeryüzüne indikten sonra burada buluşup tanışmaları veya Cebrâil’in Hz. İbrâhim’e haccın nasıl ve nerelerde yapılacağını öğretirken Arafat’a geldiklerinde ona, “Arefte?” (anladın mı, tanıdın mı?) diye sorması, onun da “Areftü” (anladım, tanıdım) demesinden dolayı buraya Arafat veya Arefe dendiği kaynaklarda zikredilmiştir. Ayrıca dünyanın her tarafından gelen insanların bu yerde birbirleriyle görüşüp tanışmaları veya günahlarını itiraf ederek Allah’tan af dilemeleri, af dileyenlerin affedilmelerinden sonra günah kirlerinden temizlenip Allah katında güzel bir kokuya sahip olmaları sebebiyle bu adın verildiği de ileri sürülen görüşler arasındadır.

Hz. Adem ile Havva’nın cennetten indirildikten sonra buluştukları yere “Arafat ”, buluştukları güne “arefe” denilmiştir.

Arafat nerededir?
“Arafat ”, Mekke’nin 25 km. güney doğusunda ova görünümünde düz bir alandır. Doğu, kuzey ve güneyi dağlarla çevrilidir.

Arafat , Hıll bölgesinde Harem sınırları dışında kalır.

Harem sınırı ile Arafat arasında Urene vadisi, Arafat’ın ortasında “Cebel-i Rahme ” (rahmet dağı), batısında Nemîre Mescidi vardır. Günümüzde Arafat, ağaçlandırılmış ve dokuz oto yol ile Müzdelife ’ye bağlanmıştır.

Halk arasında Arafat dağı olarak bilinen ve eskiden İlâl veya Elâl diye adlandırılan granit taşlarından oluşmuş Cebelirahme bulunmaktadır. Aslında Arafat dağı bu değil, Arafat sahasını kuşatan dağdır (İbrâhim Rifat Paşa, I, 335).

Arafat Vakfesi nerede yapılır?
Haccın aslî rüknü olan vakfe , Arafat ’ta yapılır.

Umre ibadetinde Arafat vakfesi var mıdır?
umre ibadeti, Kâbe’yi tavaf ve Safa-Merve arasında sa’y ile gerçekleşir. Umrede ibadet olarak Arafat, Müzdelife ve Mina’da yapılacak herhangi bir iş ve davranış yoktur. Ancak umre ibadeti için Mekke-i Mükerreme’ye gelenler, Hac ibadetinin en önemli rüknü olan Arafat vakfesinin yapıldığı yeri ve Haccın vaciplerinden olan Müzdelife vakfesinin yapıldığı yer ile cemeratın icra edildiği Mina’yı ziyaret etmek isterler. İbadete ilişkin olarak buralarda yapılacaklar, hac ibadeti ile ilgilidir. Haccın en önemli rüknü olan Arafat vakfesi, Arafat’ta gerçekleştirilir. Hacda ayrıca Müzdelife vakfesi de vardır. Bunun yanında Mina’da yapılacak birtakım fiil ve davranışlar da yine hac ibadetine ilişkindir.

Arafat’ın önemi nedir?
Arafat vakfesi yapılmadan hac ibadeti yerine getirilmiş olmaz.

Şu ayetler, Arafat vakfesine işaret etmektedir:

“Arafat ’tan ayrılıp (Müzdelife ’ye) akın edînce Meş’ar-i Haram’da Allah’ı anın.” Bakara 198

“Sonra insanların akın ettiği yerden (Arafat ’tan) siz de akın edin.” Bakara 199

Kureyşliler daha önceleri Müzdelife ’de vakfe yaparlar, Harem ehli oldukları gerekçesiyle Arafat vakfesi yapmazlardı. Yüce Allah bu ayet ile Arafat’ta vakfe yapılmasını kesin olarak emretmiştir. Peygamberimiz (sas) da “Hac, Arafat’tır” buyurmuştur.

Arafat, insan türünün geçici yurdu Dünya ile ilk buluştuğu noktadır. İnsanlığın başladığı yerdir âdeta.

Hz. Peygamber (sas)’in Evrensel İnsan Hakları Bildirgesi mahiyetindeki Veda Hutbesini okuduğu yerdir.

Bu kutsal mekânı ziyaret ederken kişi, kendini daha iyi tanımak, yolunu daha iyi tanımak, hayat yolculuğundaki yerini tanımak ve sonuçta Rabbini tanımak için neler yapabileceğini, bundan böyle nasıl bir yol izleyeceğini düşünmelidir. Çünkü insan olarak kendini, yeryüzündeki görevini ve sorumluluğunu doğru bir şekilde kavrayabilen kişiler yolunu şaşırmaz.

İnsan olarak kendimizi tanıyamazsak yolumuzu şaşırırız. Sonuçta hem kendimize hem de çevremize ve diğer yaratılmışlara karşı zararlı bir unsur hâline geliriz. İnsanlık tarihinde en acımasız, en kirli, en kötü yönelişlere de tanık olmak mümkündür, en güzel, en erdemli yönelişlere de. Önemli olan bu yelpazede bizim yerimizin bugüne kadar neresi olduğunu keşfedip bundan sonra neresi olması gerektiğini belirleyebilmektir. Bunun için Arafat önemli bir fırsattır. Çünkü Arafat marifettir.

1. Arafat Vakfesinin Rüknü
Arafat vakfesinin bir rüknü vardır, o da Arafat sınırları içerisinde belirlenen zaman diliminde kısa bir süre bulunmaktır.

İçerisinde bilerek veya bilmeyerek, uyanık veya uyuyarak, ayık veya baygın olarak, oturarak, yürüyerek veya vasıta içerisinde, abdestli veya abdestsiz, cünüp, adetli ve loğusalı, niyetli veya niyetsiz kısa bir süre Arafat ’ta bulunsa vakfe yapmış olur.

2. Arafat Vakfesinin Geçerli Olmasının Şartları
Arafat vakfesinin geçerli olmasının üç şartı vardır:

a) Hac için ihrama girmiş olmak

b) Vakfeyi Arefe günü (9 Zilhicce) güneşin zeval noktasına gelmesinden kurban bayramın birinci günü (10 Zilhicce) fecr-i sadığa kadar olan süre içinde yapmak.

Hanbelî mezhebine göre vakfe , Arefe günü fecr-i sadıktan bayramın birinci günü fecr-i sadığa kadar yapılabilir.

c) Vakfeyi Arafat ’ta yapmak. Arafat sınırları dışında yapılan vakfe geçerli olmaz.Süresi içinde kısa da olsa bir müddet Arafat ’ta vakfe yapmayan kimse hacca yetişememiş olur. Bu kimsenin daha sonraki yıllarda yeniden haccetmesi gerekir.

3. Arafat Vakfesinin Vacibi
Arefe günü gündüz Arafat ’a çıkmış olanların güneş batıncaya kadar Arafat’ta beklemeleri vaciptir. Peygamberimiz (sas), güneş batıncaya kadar Arafat ’ta beklemiştir. Gündüz Arafat ’ta bulunmayıp güneş battıktan sonra Arafat’a gelenler, Arafat vakfesini yapmış olurlar, bu kimseler için her hangi bir ceza da gerekmez.

4. Arafat Vakfesinin Yapılacağı Yer
Urene vadisi105 hariç Arafat ’ın her tarafı vakfe yeridir.

Peygamberimiz (sas), "Arafat’ ın her yeri vakfe yeridir.” (Müslim, Hac, 149. I, 893. “(Ancak) Urene Vadisi’nden uzak durun” buyurmuştur.

Urene vadisi, Harem sınırı ile Arafat arasındaki mevkidir, Arafat’a dahil değildir.

Mekke istikametinde bulunan Urene vadisi dışında Arafat ’ın her hangi bir yerinde vakfe yapan kimse haccın bu aslî rüknünü yerine getirmiş olur.

5. Arafat Vakfesinin Yapılacağı Zaman
Vakfenin yapılacağı zaman, Arefe günü (9 Zilhicce) güneşin zevalinden sonra başlar, kurban bayramın birinci günü (10 Zilhicce) fecr-i sadığa kadar devam eder. Bu zaman diliminde Arafat ’ta vakfe yapmayan kimse haccın bu aslî rüknünü yerine getirmemiş ve neticede hac yapmamış olur. Arefe günü öğle vaktinden önce, bayramın birinci günü sabah namazı vaktinin girdiği andan sonra yapılan
vakfe geçerli olmaz.

“Fecir doğmadan önce Arafat ’a yetişen kimse hac yapmış olur” (Tirmizî, Tefsîr, 3. V, 214)

“Kim Müzdelife gecesi sabah namazından önce Arafat ’a gelirse haccı tamam olmuştur” anlamındaki hadisler, Arafat vakfesinin son zamanını bildirmektedir.

Arafat ’ta vakfe yapmayan kimse hac yapmamış olur. Bu kimsenin başka bir yıl yeniden hac yapması gerekir.

Arafat Vakfesinin Sünnetleri
a) Arefe günü sabahı güneş doğduktan sonra Mina’dan Arafat ’a hareket etmek.

b) Zeval vaktinden önce Arafat bölgesinde bulunmak.

c) Mümkünse vakfe için gusletmek.

ç) Öğle namazı öncesinde Nemîre Mescidi ’nde hutbe okunması.

d) Oruçlu olmamak.

e) Vakfe esnasında abdestli ve kıbleye yönelik bulunmak.

f) Mümkün olduğu kadar vakfeyi “Cebelü’r-Rahme” denilen tepenin yakınında yapmak.

g) Öğle vakti olunca öğle ve ikindi namazlarını birleştirerek kılmak (cem‘-i takdîm).

Peygamberimiz (sas) Arafat ’ta öğle namazı ile ikindi namazını öğle vaktinde birleştirerek kılmıştır.

h) Gün boyunca, Kur’an okumak, telbiye, zikir, tehlîl, tekbir, tespih, dua ve istiğfar gibi ibadetleri çokça yapmak.

Cebeli Rahme nedir?
Cebel-i Rahme, Arafat’ın doğu tarafında Hz. Peygamber (sas)’in eteğinde Arafat vakfesini yaptığı tepeciktir. Allah Resûlü (sas), Arafat vakfesini sırtını Rahmet dağına verip Kıbleye dönerek bu tepeciğin eteğinde yapmıştır. Bazı rivayetlerde burası, Âdem (as) ile Havva validemizin Cennetten indikten sonra dünyada ilk defa buluştukları yer olarak anlatılmaktadır.

Rahmet dağı, Arafat düzlüğündeki yegâne tepeciktir. Dağın tam tepesinde dikdörtgen bir sütun bulunmaktadır. Bu sütunun dinî bir niteliği yoktur. Bu tepeye tırmanmak da Sünnet değildir. Bu tepeciğin eteğinde yer alan ve Osmanlılardan kalmış bulunan eserler izale edilmiş, buradaki sebillerden kalan son çeşme de en son 2005 yılında kaldırılmıştır. Halen bu tepenin yanında Osmanlı döneminden kalma yıkık bir su deposunun kalıntıları ve diğer bazı kalıntılar bulunmaktadır.